DAHA BAŞARILI BİR ÜNİVERSİTE İÇİN

Dr. Hüseyin Toros, huseyintoros@yahoo.com

Genç, çalışkan ve dinamik bir ülkenin insanları olarak ülkemizdeki üniversitelerin dünya üniversiteleri arasında ilk sıralara giremeyişinin nedenlerini araştırmamız gerekmektedir. Bu sorunu değişik platformlarda altyapı eksikliğine bağlayanlar bulunmakla birlikte, üniversitelerde yeni kültürler oluşturularak büyük atılımlar elde edilebilecektir. En büyük sorun sinerji oluşturulamamasıdır. Sorunun çözümünde üniversite-sanayi işbirliğinin gözden geçirilmesi kaçınılmazdır. Üniversite-sanayi işbirliği için öncelikle KOSGEB ve TEKNOKENT gibi kurum çalışmalarının masaya yatırılması ve aksayan yönlerinin telafisine çalışılmalıdır. Ülkemizdeki üniversitelerde, dünyada devam eden çalışmalara ek olarak, iki önemli çalışma daha yapılabilir.

1- Üniversite öğrencilerinin sanayi ile işbirliğinin sağlanması,

2- Öğretim üyesi adayların sanayide doktora sonrası tecrübe edinmelerinin sağlanmasıdır.

Üniversite öğrencilerinin sanayi ile iç içe olmalarını sağlamak için izlenebilecek yollardan bir tanesi, her öğrencinin haftanın bir gününü konusu ile ilgili bir özel sektör veya kamu kurumunda geçirmeleridir. Böylelikle öğrenciler, mezun olduklarında kendilerini bekleyen iş hayatını tanıma ve aldıkları eğitim ve öğretimle karşılaştırma fırsatlarını elde edeceklerdir.

Üniversite sanayi işbirliğinin oluşturulabilmesi için üniversite yönetimine büyük görevler düşmektedir. Yönetim, sanayi kuruluşlarını ziyaret ederek ve toplantılar düzenleyerek öğrencilerin eğitiminde onlara da gönüllü sorumluluklar verecektir. Öğrenci, haftanın bir gününü şirkette geçirerek orada iş hayatını öğrenecektir. Yıl sonunda bir rapor hazırlayarak hem çalıştığı kuruma hem de kendi üniversitesine sunacaktır. Yeterli başarıyı sağlayanlar ödüllendirilebilecektir. Örneğin ödül olarak iki kredi verilebilir. İstemeyen veya yeterli başarıyı gösteremeyen öğrenciler bu kredilerini seçmeli derslerle tamamlayabilirler. Bu sistemde eğer kurumlar öğrencilere maddi bir katkıda bulunurlarsa, aynı zamanda öğrenciler için burs imkanı da sağlanmış olacaktır.

Üniversitenin bir bölümünün öğrencileri çalışacak kurum bulamıyorlarsa o bölümün yanlış bir yerde kurulmuş olma ihtimali yüksektir. Bölümler kurulurken, bölgenin ihtiyaçları gözetilerek kurulmalıdır. Maalesef günümüzde bunun böyle olmadığını gösteren birçok örnek bulunmaktadır. Bu ise kaynakların yerli yerinde değerlendirilemediğinin bir göstergesidir.

Akademisyenlerin daha üretken olabilmeleri için kamu kurumları ve özel kuruluşlarla iç içe olması ve sorunları yakından takip etmeleri katalizör görevi yapacaktır. Bununla beraber, akademik çalışmaların nitelik ve nicelik olarak artması da sağlanmış olacaktır. Geçenlerde tanıştığım tavukçuluk sektöründen bir işadamı her ay binlerce TL değerinde tavuklarının yolma esnasında heba olduğunu söyledi. Bende ona üniversiteler ile işbirliğine geçmelerini önererek, bir iki öğrenciye burs vermeleri ve bu gençlerin konu üzerinde çalışmalarını sağlayarak sorunun üstesinden gelebileceklerini söyledim. Muhatabım bu konuyu düşüneceğini ve çözüm bulabileceklerine inandığını söyledi.

Yarınların akademisyenleri öğrencilik yıllarından başlayan sanayi işbirliğini doktora sonrasında da devam ettirebilirler. Örneğin doktorasını tamamlayan öğretim üyesi adayları bir yılını piyasa geçirebilirler. Bunun için şu an yurtdışına gidenlere verilen maaşlı izinler, yurt içinde de geçerli olabilir. Böylelikle bazı akademisyenler yurtdışı tecrübesine sahip olurken bazıları da yurt içi tecrübesine sahip olacak ve büyük bir sinerji oluşacaktır. Aksi takdirde sadece yurt dışı tecrübeye sahip akademisyenler doğal olarak daha çok yurt dışındaki gruplarla ve onların sorunlarıyla ilgilenebilirler.

Sadece yukarıdaki iki konu hayata geçirildiğinde bile doğal bir sonuç olarak üniversitelerimiz dünyada ilkler arasında yer alacaktır. Bu iki konunun ağırlık kazanması sonucunda öğrenciler kantinlerde iş ile alakalı konuları konuşmaya başlayacaklardır. Basın yayın organlarında eğitici programların sayısı gün be gün artacaktır. En azından çok seyredilen TV'ler izleyici yoğun (prime time) saatlerinde topluma zerre kadar fayda sağlamayan programları, seçkin izleyici kitlesi bulamayacağından, yayına sokmayacaklardır.

Üniversite yönetim kurumlarının yukarıda değinilen iki konuyu veya nitelik ve niceliği arttıran yeni konuları tartışmaya ve arkasından da uygulamaya koymaları yarınlar için büyük önem arz etmektedir. Eğitim ve öğretim kalitesi artan üniversitelerimize yabancı öğrenciler de artan sayıda okumak için gelecekler ve yeni kaynaklar sağlanacaktır.  Yazımı meslektaşlarımdan bir talep ile bitirmek istiyorum. Lütfen öğrencilerimize değer verelim. Onların yaptıkları küçük başarıları bile takdirle karşılayalım. Takdir edilen küçük başarılar bir gün dev projelere dönüşecektir.

ÖZETLE;

- Üniversitelerde İnsan Kaynakları biriminin kurulması,

- İş dünyası (Sivil toplum kuruluşları, odalar, meslek grupları) ile ilgili toplantılar, seminerler, yemekler düzenleme,

- Teknokentlerde öğretim üyelerinin ve ögrencilerin yer almaları için çalısmalar,

- Şirketlerin AR-GE'lerinin üniversite içine alınması için çalışmalar,

- Ögrencilerin haftada en az bir gün calısmalarını teşvik ve bunun için alyapı çalısmaları (örneğin sigortanın imkanlar dahilinde üniversite tarafından karşılanması)

- Ögrenci kulüplarinin etkin olması için ve bu kulüplerin iş dünyası ile iç içe olması için çalışmalar yapılması


Not: HaberTürk Gazetesinde 18 Eylül 2009'da yayınlanmıştır.