Sınavlar

 

Bakış Açısı

Dr. Hüseyin TOROS

huseyintoros@yahoo.com

Sınavlar

   Doğduğumuz andan itibaren sınavlar karşımıza çıkıyor. Sınavların kimisi hayatta kalma, kimisi ise eğitim ve öğretim ile ilgili. Sınav veya imtihan kelimesi genelde hiç sevmediğimiz iki kelime. Sınavsız hayat ile mutlu oluna bilinir mi? O da başka bir konu. Ölünceye kadar her yaşta var olan sınavlar. Peki gelişen teknoloji ile birlikte sınavların yapılış yöntemleri de değişiyor mu? Bu konuda ülkemizdekiler ile gelişmiş ülkeler de yapılanlar arasında fark var mı?. Kısaca sınavlarda çağdaşlaşabildik mi?

         Eğitim ve öğretimle ilgili ilk sınav kolejlere ve Anadolu liselerine girmekle başlıyor. Bir çok kimse için yaş 14-15 ilk ciddi buhranlı günlerdir. Ailemiz, okulumuz ve en önemlisi öğretmenimiz tarafından başarılı olmamız için gözlem altındayızdır. Bu sınavlar bazı arkadaşlarımızın hayata küsmesine bile neden olmaktadır. İlk çok ciddi sınav ise üniversiteye girişte olmaktadır. Adayların yaklaşık %10’u üniversiteye girmektedir. Neyse ki son yıllarda özel üniversitelerin çoğalması ile üniversiteye girenler artmakta ve daha fazla kişiye fırsat verilmektedir. Üniversite’den sonra iş hayatına atılmak için bir sürü macera önümüzde durmaktadır. İş başvuruları, sınavlar ve mülakatlar birbirini kovalamaktadır. İş hayatına girince de sınavlar asla bitmeyip kariyerimizi yükseltmek için bir koşturmaca ve yarış içinde kendimizi bulmaktayız. Bütün bunlar hayata lezzet ve renk veren unsurlardır. İyi bir gelecek için rakiplerimizden üstün yönlerimiz olmalıdır. Okuduğumuz okul, katıldığımız kurslar ve elde ettiğimiz deneyimler.

        Dünya etrafında fiziksel sınırlar devam ederken, sanal olarak sınırlar hızla kalkmaya devam etmektedir. Kişi ve kurumlar küresel düşünüp yerel hareket etmektedirler. Küresel düşünce de ise dünyanın her yerinde geçerli sertifikalar değer kazanmaktadır. Küresel geçerliliği olan sertifika sınavları vardır. Bu sertifika sınavları belirli merkezlerde, gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde kolayca yapılmaktadır. Kendinizi yeterli hissettiğiniz de işiniz çok kolaydır. Sınav merkezlerinde istediğiniz bir tarihte yani 365 gün, 24 saat sınava girebilmektesiniz.

     Ülkemizde yapılan yetişkinlere yönelik bir çok bilgi seviyesini test eden sınav vardır. Bu sınavlar çoğunlukla ÖSYM tarafından yapılır. Bu sınavlardan bazıları KPDS, ÜDS, TUS ve LES’dir. Örneğin binlerce kişinin girdiği yabancı dil seviye belirleme sınavlarında birisi olan ÜDS geçen hafta Ankara’da yapıldı. Türkiye’nin her yerinden buraya gelenler yol yorgunluğu içinde bu sınavlara katıldılar. Kimisi bir gün önceden geldi. Bazıları ise kalacak yerleri olmadığı için gece yolculuk yapıp sabah bu sınavlara girdiler. Yine bazıları sınav evrakı gelmediği için mecburen önceden gelmek zorunda kaldı. Peki sınava Edirne’den, Kars’tan veya Hakkari’den gelen ile evi Ankara’da olanlar arasında bir eşitsizlik yok mu? Uzakta yaşayan bir üniversite öğretim görevlisinin suçu ne?

      Evet hayat eşittir imtihan. Hayati önemi olan bu konularda,  dünyada geçerli sistemler bizde de uygulanamaz mı? Neyimiz eksik? Sınavlarda teknolojiden yeterinde faydalanamıyoruz. Çağdaş sınav yapamıyorsak, eski sistem yapılan sınavları sadece Ankara’da yapmak yerine diğer büyük şehirlerde de yapamaz mıyız? Böylece bir nebze olsun eşitlik sağlamış olacağımıza inanıyorum. Sistemler çok hızlı değişiyor. On yıl öncesinin sistemi ilkel hale gelebiliyor. Çağdaş sınavların yapıldığı, binlerce insanın sadece Ankara’da değil de bir çok noktada sınava girdiği, günlerde görüşmek ümidiyle. Hele bu günlerde yaşadığımız ekonomik buhranlı günlerde, değişik merkezlerde yapılan sınavların ekonomimize katkısı ise işin çabası.