niye çalışayım ki

 

Bakış Açısı

Dr. Hüseyin TOROS

huseyintoros@yahoo.com

Niye Çalışayım ki?

Çalışanlardan zaman zaman duyduğum bir söz vardır. Patron benim değerimi bilmiyor, ben niye çalışarak patronu daha da zengin yapayım ki? Eminim sizde bu sözü duymuş veya içinizden geçirmişsinizdir.

19. yüzyılda sanayi döneminin başlaması ile yaygınlaşan patron işçi ayrımı beraberinde bir çok sorunu da getirmiştir. Sorunların temelinde ise daha çok birbirlerini tam anlayamamak yatmaktadır. Gerçi insanlar arasındaki anlaşmazlıkların çoğunun nedeni yanlış anlaşılmadır. Patronlar işçilerini korumakla birlikte onlardan en üst düzeyde verim almak isterler. İşçiler ise her zaman iyi çalıştıklarını kabul ederler. Bir diyalog eksikliği sonucu huzursuzluklar baş gösterir. Eskilerin söylediği "Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır" sözü unutulur.

Yine bir söz vardır. "Üniversiteyi bitirenler her şeyi bildiklerini zannederler. Mastır (yüksek lisans) yaptıklarında ise hocalarının hiçbir şey bilmediklerini anlarlar. Doktora yaptıklarında ise kendilerinin de hiç bir şey bilmediklerinin farkına varırlar".. Burada yatan bilginin sonsuzluğunun farkına varmaktır. Fakat biz ilk bölümü düşünerek toplumdaki yanlışları sorgulayabiliriz. Ülkemizde üniversiteden mezun olanlar hemen iş bulmakta güçlük çekmektedirler. Bunun nedenlerinden bir tanesi de iş beğenmeyişleridir. İşe girenlerin bir kısmında ise yanlış kanaâtler hakimdir. Bu yanlışlık genel olarak düşük ücretle çalışanlarda para mı alıyorum ki çalışayım havasıdır. Bu görüş binilen dalın kesilmesidir. Eğer bir kişi düşük ücretten dolayı yeterince çalışmaz ise;

    1. Zamanla tembelleşir.

    2. Yeni bir şeyler öğrenemez.

    3. Hayatından memnun değildir ve yaptığı iş kendisine eziyet verir.

    4. İşveren tarafından ödüllendirilmez.

    5. Kariyerini bitirdiğinden dolayı  hiç kimse ona kolay kolay iş teklifinde bulunmaz.

Peki yeni mezun arkadaşımızın yapması gerekenler nedir? Girdiği işyerinde en az bir yıl, her ne surette olursa olsun çalışmayı kafaya koymalıdır. Burasını kendi işyeri gibi düşünmeli ve gece gündüz demeden çalışmalıdır. İş yerinin sunduğu bütün imkanları değerlendirmelidir. İşyerine yaptığı katkıların bir gün kendisine kat ve kat geri döneceğinin bilincinde olmalıdır. Bir yıl sonunda işi öğrenmiştir artık. İstediği işe daha rahat ve maaş pazarlığı yaparak girme fırsatını yakalamış olacaktır.

Gelişmekte olan ülkelerde patron işçi ilişkilerinde gelişmiş ülkelere nazaran daha büyük sorunlar vardır. Gelişmiş ülkelerde performansın eğitimden geçtiğini bilen patronlar ise çalışanlarına sürekli eğitimler düzenlemektedir. Onlar için eğitim çalışmanın bir parçasıdır ve süreklilik göstermelidir. Başta eğitim olmak üzere diğer sosyal etkinlikler çalışanları daima dinamik tutmakta şirket çalışanları ile patronlar arasındaki sorunları azaltmaktadır.

Şirket içi eğitimler ülkemizde henüz yaygınlaşmamıştır. Maalesef şirketler bu tür masrafları fuzuli olarak görmektedir. Günümüzde şirketler çalışanlarını şirket içi eğitimlerden geçirmeleri kaçınılmazdır. Eğitim için yapılar her harcama kat ve kat kazanç olarak geri dönecektir.