Abesle iştigal

 

Bakış Açısı

Dr. Hüseyin TOROS

huseyintoros@yahoo.com

Abesle İştigal

    Yaptıklarımız ve yapacaklarımızın gerekli olup olmadığını hiç düşündünüz mü? Sabah evden çıkışımızdan akşam eve dönünceye kadar yaptıklarımız gerçekten yapmamız gereken şeyler midir? Günlük hayatımızdakilerin yüzde kaçı yapmak mecburiyetinde olduklarımızdır. Kısa ve kolay yoldan yapma imkanlarımız var mıdır?

    Bu Çarşamba bir arkadaşıma kefalet için ikametgah kağıdı almak üzere işten bir saat önce çıktım. Saat 17:50’de muhtarlığa geldiğimde kapalı olduğunu gördüm. Sabah erkenden alırım niyetiyle 8:30’da yine muhtarlık önünde idim. Fakat muhtar bey 8:59’da geldi. Böylece bir belge için 3 saat işimden oldum. Ayrıca zamanım da boşuna geçmiş oldu. Sabah muhtar beyin gelmesini beklerken düşüncelere daldım. Bilişim teknolojisinin ilerlemişliğine rağmen, bu tür bürokrasiler çağımız şartlarında abesle iştigal miydi acaba?

    Dünyanın bilgisayar ekranına sığdığı günümüzde, yaptıklarımızı sürekli sorgulamamız gerekiyor. Bir toplumdaki bütün varlıkların, menkul ve gayrı menkullerin sayısallaşması gerekiyor. Bir ürün üretim aşamasında verilen bir kimlik numarası ile üretimden tüketime bütün hareketleri kayıt altına alınması kolay bir iş.  Aynı şekilde kişilerinde doğumdan ölüme bütün hayatı kayıt altına alınması yakında çağımızın getirdiği bir zorunluluk gibi görünüyor.  Gelişen teknoloji küresel olarak bütün hareketleri raporlama imkanına sahip. Yeni teknoloji gazete ve sokaklarda sıklıkla gördüğümüz kayıp ilanlarını tarihe bırakacak. Çağın nimetlerinden istifade etmek için bir an önce fuzuli işleri tasfiye bakanlığı kurulmalı. Bunu en azından bürokrasiden dolayı dolaşan kağıtların ziyan olmalarını önlemek için yapmalıyız. Yazık değil mi, kağıt yapmak için katledilen ağaçlara. Hepimiz istemiyor muyuz daha yeşil bir çevre. Hayatımızın bir bölümünün kuyruklarda geçmesi, ruhen bozukluklara neden olduğunu psikologlar söylüyorlar. Peki niçin kuyrukta bekliyoruz? Ne zorumuz var. Atalarımız boşuna dememişler "akılsız başın derdini ayaklar çeker" diye.

    Sokakta karşılaştığınız ilk kişiye, muhtarların görevi ne diye sorduğunuzda alacağınız cevap büyük ihtimalle  ikametgah senedi ve nüfus kağıdı örneği vermek şeklinde olacaktır. Bürokrasinin oluşturduğu rant için küçük bir hesap yapmak istiyorum. Muhtarlıktan bir evrak almak 1.250.000TL'dir. Bir muhtarın ortalama 200 kişiye 2 şer belge verdiğini varsayarsak günlük kazanç 250.000.000TL'dir. Bu rakam kalabalık semtlerde kat kat daha fazla olabilmektedir. Asgari ücretin 200.000.000TL'nin altında olduğu bir dönemde bu rakamlar gerçekten şaşırtıcı boyutlardadır. Peki muhtarın görevi belge vermek midir?   Yoksa yaşadığı semtin sosyo-kültürel işleriyle mi uğraşmasıdır?

    Hayatımızı sürekli sorgulamak zorundayız. Küçülen dünyada rahat yaşamak istiyorsak.