Bakış Açısı

Dr. Hüseyin TOROS

huseyintoros@yahoo.com

Hoş Geldin Bahar

Tabiattaki ve hayatımızdaki kış mevsimi geride kaldı. Nisan ayının üçüncü haftasıyla birlikte havalar ısınmaya başladı. Havaların ısınması ve bitkilerin çiçek açmasıyla etrafımız renk cümbüşüne büründü. Hareketliliğin (dinamizm) habercisi olan bahar hoş geldin.

Kötü bir kışı geride bıraktık. Sadece bizim değil tüm  dünyanın kara lekesiydi. Dünya nüfusunun yüzde onundan daha azına sahip bir ülke yine felaketler savurdu. Silaha harcadığı miktarın sadece yüzde onunu fakir insanlar için harcasa onların baharını doğuracak bir ülke. İnsanların baharını öldüren silah yatırımına lanet ederek biz baharımıza devam edelim.

Baharın gelmesiyle bütün olumsuzların tarihe gömülüp yeni bir başlangıcın olmasını ümit ediyoruz.

Baharla birlikte içimizde ve çevremizde oluşan hareketlilik 21. yüzyılında baharını oluşturacak ve 2000’li yıllar ülkemiz açısından bir dönüm noktası olacaktır. Hepimiz bu şekilde inanıp ve bu yönde de çaba sarf edersek mutlaka değişimleri hep beraber görme fırsatını elde edeceğiz.

Nisan ayı bereket ayı. Hava çiçek tozları yönünden çok zengin. Aldığımız nefeslerle bin bir türlü çiçek tozunu da içimize çekiyoruz. Belki zararlı yönleri de vardır ama ben şahsen faydalı olduğuna inanıyorum.

Mersin’de çocukluğumuzda Nisan ayı yağmur sularını temiz bir kapta toplar ve içerdik. Büyüklerimiz bize “Nisan yağmuru yılanlar için zehir, balıklar için inci ve insanlar için de şifadır” derlerdi. Bizde inanarak içerdik. İnanmak gerçekten çok önemli. İnsan faydasına inanarak içerde fayda görmez olur mu? Tabi ki faydasını da görürdük. Bizler bilmediğimiz gibi büyüklerimizde bilmezdi. Niçin Nisan yağmurlarının faydalı olduğunu. Şimdilerde öğrendik ki bahar mevsiminde Afrika çöllerinden kum ve tuz taşındığını. Şimdi düşünüyorum da Afrika çöllerinden taşınan faydalı elementler ve ayrıca çiçeklerden havaya karışan binlerce çiçek tozunu (polen). Gerçi atmosferi kirletiyoruz. Korkarım bir gün kirlettiklerimiz şifa yerine zehir olmazlar.

Atalarımız nice tecrübeler elde etmişler. Bize düşen o tecrübeleri günümüz gelişen teknolojileri ile birleştirmek.

Baharın canlılığını ekonomide de görmek doğal hakkımız. Mali piyasalar da bu hareketlilikten nasibini almaz ise yazık olur.

Bu arada şuan seksenli yaşlarına basmış yöneticilerimizden sadece bir ülke nasıl kötü idare edilir onu öğrenebiliriz.

Fakat onlara da ölmeden ülkeyi niçin bu hallere getirdiklerinin hesabı sorulmalıdır kanımca. İkinci dünya savaşında yerle bir olan Almanya kadar niçin olamadığımızın hesabını sormalıyız.

Milyonlarca insanın baharını yaşayamayışının hesabını eskilere bu dünyadan gitmeden sormalıyız ki yenilere de örnek teşkil etsin.

Aksi takdirde yeni baharları yaşamak için daha çok beklememiz gerekebilir.