Elektronik fırsatlar
Sektörlerde otomatikleşmeye geçerken kullanılacak
cihazların yerli beyinler tarafından imalatı yapılmalıdır. Gençler
yönlendirildiğinde büyük başarılara imza atacaklardır.
Her çağın kendine göre nimetleri bulunmaktadır. Bu
nimetlerden istifade eden kişi, kurum ve toplumlar diğerlerinden bir adım öne
geçmektedirler. Çağımızda ise elektronikleşmenin sunduğu imkanları iyi
değerlendirenler rakiplerini geride bırakmaktadırlar.
Elektronikleşme insan kaynaklarını daha verimli
kullanmamıza sebep olmaktadır. Teknoloji bedenen ve zihnen daha az yorulmamıza
ve kısa zamanda birçok işi başarmamıza yardımcı olmaktadır. Buna en güzel örnek
kullanılma grafiği hızla artan kredi kartlarıdır.
Meteorolojik bilgiler sosyo-ekonomik ve askeri öneme haizdir. Birçok alanda
hayatımıza giren elektronikleşmenin kullanıldığı alanlardan birisi de
meteorolojik gözlemlerin yapıldığı rasathanelerdir. Rasathanelerde yapılacak bir
otomasyon diğer alanlara da örnek teşkil edebilir. Örneğin ülkemizde yaklaşık
1000 civarında meteoroloji gözlem parkı bulunmaktadır.
Bir istasyondaki ölçümler için en az 5 kişi istihdam edilmektedir. Türkiye
genelinde yaklaşık beş bin kişi eder. Ayrıca bu kişilerin çalışmaları için
gerekli bina, demirbaş eşya ve sarf malzemeleri ekonomik olarak büyük rakamları
oluşturmaktadır.
* * *
Ülkemizde meteoroloji istasyonları elektronik ölçüm cihazları ile donatıldığında
dakikalar mertebesinde ölçümler yapılabilecektir. Elde edilen sonuçların
güvenirliği çok fazla olacaktır. Yine gözlem sonuçları kısa zamanda toplanarak
insanlığın hizmetine sunulabilecektir
İstasyon sayısı kat ve kat artarken çalışan personel sayısı ise yüzde 5'ler
mertebesine kadar azaltılabilecektir. Şu an çalışanların birkaç yıllık masrafı
ile bütün istasyonlar elektronikleşecek ve yenileri de devreye girecektir.
Çalışacak olanlar ise günlük düzenli mekanik işler yerine merkezlerde verileri
yorumlayıp değerlendireceklerdir. Meteorolojik verilerden daha fazla nasıl
istifade edebileceğimiz konusunda araştırmalar artacaktır. Ülkemizde bir çok
alanda sırf iş olsun diye yapılan işlerden elimizi eteğimizi çekmenin zamanı
gelmiş ve geçmektedir.
Şu an teknolojiden yeterince istifade edemiyoruz. Bunun benzerini matbaanın
atalarımız tarafından geç kullanılmasında yaşamıştık. Şimdi her ortamda atalarımızı
eleştirirken biraz ders alabilsek bari. Onlar yakın çevrelerine iş yaptığından
işsiz kalmaları söz konusu idi. Fakat günümüzde küreselleşen dünya sayesinde,
dünya bir bilgisayar ekranına sığdığından dağdaki çoban bile dünyaya
geliştirdiği bir sistemi pazarlama imkanına sahiptir. Yeter ki
yönlendirebilelim.
Bir sektörde insanların yaptığı işleri cihazlar yapabiliyorsa o zaman
çalışanların işe gidip gelişi, çalıştığı süre zarfındaki mekan, elektrik, su ve
demirbaş kullanımları ekstra yük olarak topluma geri dönmektedir. Bunların
kullandığı ulaşımdan yazışmalara tüketilen her şey gelecek neslin haklarının
yenmesidir. Elektronikleşme sayesinde bazı alanlarda çalışan personel evde
oturarak aynı maaşı bile alsalar ülkeler daha karlı duruma geçeceklerdir.
Sektörlerde otomatikleşmeye geçerken kullanılacak cihazların yerli beyinler
tarafından imalatının yapılması yönüne gidilmelidir. Bu konuda üniversite
gençleri yönlendirildiğinde büyük başarılara imza atacaklardır. Bunun en güzel
örneklerinden birisi 1990 yılında İTÜ Uzay Mühendisliği bölümü öğrencilerinden
Hakan Altınay'ın bitirme ödevi olarak yaptığı ilk sanayi tipi Türk robotudur.
Altınay bugün yurtdışına otomatik cihazlar satmaktadır. Ayrıca dünyada tescilli
robot üreten 28 firmadan birini kurmuş ve işletmektedir. Üniversite-sanayi
işbirliğinin geliştirilmesi kaçınılmazdır.
* * *
Dünya devleri arasında kıyasıya yaşanan yarışta genç nüfusa sahip ülkemiz bu
yarışı önlerde götürme fırsatını kaçırmamalıdır. Elektronikleşen dünyada geri
kalamayız. Bu kadar çalışanı sokağa mı atacağız diye bir soru aklımıza asla
gelmemelidir. Çünkü dünya küçülüyor. Ülke sınırları sanal olarak kalktı. Belki
de çok yakında fiziksel olarak da kalkacak. Bu küçülen dünyada atı alan
Üsküdar'ı geçecektir. Yeni bin yıl toplumlar açısından acımasız olacaktır. Bilgi
ve teknolojiden yoksun topluluklar tabiri caiz ise modern köle olarak
kullanılmaya mahkum olacaktır.
Günümüzde en büyük sorun eğitim ve istihdamdır. Bunu başarmak zorundayız.
Devletlerin birinci görevi budur. Koltuk için bir ürün asla alınıp denize
dökülemez veya yakılamaz.
Ülkemizin acı gerçeklerinden birisi de işlerin ehline verilmeyişidir. Örneğin
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (DMİ) makamına hiçbir zaman meteoroloji mühendisi
atanmamış olmasını izah etmek mümkün değildir. Bu meteoroloji mühendislerine
yapılan bir haksızlık ve saygısızlıktır.
Söylemlerle değil gerçek sayısal, istatistiki, bilimsel ve mantıklı düşünen,
konuşan yöneticilerle buluşmak ümidiyle. Neyin araç, neyin amaç olduğunun
farkına varabilirsek ne mutlu bizlere. |