GÜZEL’İN ANLAMLANDIĞI… 28.08.’11
Ne tatlar, ne güzellikler yok ki şu hayatta… Mesela, arkadaşlar var, dostlar var; sevdiklerin var, sevenlerin var… Daha ne olsun… Güzel bir akşam, tatlı serin bir akşamda güzel bir yerde yemek yemek var; bir de güzel bir deniz kıyısında, yemek var… Evde oturmuş ayaklarını şöyle uzatmış, sevdiğin müzikler eşliğinde dinlenirken 2 kadeh parlatmak var; belki biraz saz çalmak türkü söylemek var veya iki satır yazı yazmak var; arkadaşlarınla eğlenmeğe çıkmak, az da olsa belki dağıtmak var ama bir de fasıl var ki mestin doruklarında, belki biraz çakır belki biraz keyif halde dolaşılan… Gezmek var; sinemaya gitmek, alışverişe gitmek, güzel bir günde belki biraz yürümek; bir de şöyle boğaz manzarasında, ince belli çayını yudumlamak var; olağanca manzaranın keyfinin ehli olunan… Evde oturmak var, belki bir film izlemek, arkadaşlarla toplanıp muhabbet etmek; televizyon karşısında birazcık şekerlemek; bir de yaz akşamlarında balkonda oturup türk kahvesi içmek var ki; kırk yıl daha her gece bir defa yapılmak istenen keyif… Arkadaşlar, dostlar var; şakalaşmak, belki biraz tartışmak, saatler süren muhabbetler etmek veya birlikte bir şeyler yapmak; bir de dertleşmek var ki, sırtının yaslayabilmenin huzurunu hissettiren… Paylaşmak var; acıyı, tatlıyı, iyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini; günleri, an’ları, anıları… Bir de paylaşmak var yokluğu da varlığı da; destek ve birlikteliği en keskin ve kesin haliyle hissettiren… Bir de, SEN varsın; hayatın sadece güzelliklerini değil, iyi-kötü, güzel-çirkin, basit-karmaşık her anını her zorluğunu birlikte paylaşmak istediğim; bütün bir hayatı SENinle yaşamak var; tüm bu güzelliklerin, güzel olmakla kalmayıp anlamlandığı…
Emre Utku ÖZEN
|