|
|||||
Neyzen Aziz Dede ( 1835 1905 ) |
|||||
|
|
|
|
||
P e ş r e v |
|||||
|
|
|
|
||
|
|
||||
|
|||||
|
|
||||
|
|
|
|
||
S a z S e m
â î s i |
|||||
|
|
|
|
||
|
|
||||
Hüseyni Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
Saba Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
||||
SultaniSegah Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
Suzidil Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
||||
Suznak Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
Uşşak Saz Semaisi ( Neyzen Aziz
Dede ) |
||||
Yegah Saz Semaisi ( Neyzen Aziz Dede ) |
|
||||
|
|
||||
|
|
|
|
||
Neyzen A z i z D e d e
[ 1835 - 1905 ] Aziz Dede, çok eski yıllarda yaşamış olmamakla birlikte, hayatı hakkındaki bilgilerimiz
oldukça sınırlıdır. Takriben 1840lı
yılların birinde Üsküdarda, Doğancılar parkından Ahmediyeye inen yolun
sağındaki evlerden
birinde doğdu. Çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını nasıl geçirdiğini, hangi
okullarda okuduğunu bilmiyoruz. Gençliğinde Mısıra giderek
Kahire Mevlevihânesinde Sivaslı takma adı ile bilinen
bir şeyhten ney ve ilk mûsiki
derslerini aldı. Mısırdan Geliboluya gelen Aziz Dede,
buradaki mevlevihâneninşeyhi Hüsameddin Dedeye intisap
ederek çilesini tamamladı ve Dede oldu.
Geliboludan İstanbula naklederek Üsküdara yerleşti. O yıllarda Salim Bey, ünü İstanbula yayılmış usta bir neyzendi. Aziz Dede bu ustadan
yararlanmak ve neyzenlik sanatının inceliklerini öğrenmek
istiyordu. Neyzen Emin Efendi, ünlü hattat Sami Efendiden naklen şunları anlatıyor:
Neyzen
Dede, neyini ilerletmek için Salim Beye baş vurunca
(Biraz üfle bakalım!) demiş. Aziz
Dedenin neyini işitir işitmez (Sen benimle alay etmeğe mi geldin?)
diye söylenmiş. Daha sonra
gerçekten heveskâr olduğunu öğrenince öğrenciliğe kabul etmiş. Hattâ
eserlerini Aziz Dedeye çaldırır zevkle dinlermiş. Çok yetenekli bir sanatkâr olarak kısa sürede
ilerledi; gittikçe ustalaşarak virtüözlük derecesinde
yükseldi. Önceleri Üsküdar ve Galata
mevlevihânelerinde neyzenbaşılık yaptı. Daha sonra
Bahariye Mevlevihânesinde de çalıştı. Bu sonuncu
görevini kabul etmesi şu şekilde olmuştur: Hüseyin
Fahreddin Dede, Aziz Dedeyi çok beğenip takdir
ettiği için, bir gün Ahmed Celâleddin Dedeye rica
ederek, Ben Aziz Dedeyi davet etsem gelmeyecek; fakat, sizi sever ve
kırmaz. Lütfen söyleyiniz bizim dergâhın da neyzenbaşılığını kabul etsin demiş. Bu rica Aziz
Dedeye iletilince, Ben şişman bir adamım; Eyuba
kadar gidip dönmek benim için hayli zor oluyor diyerek kabul etmek istememişse de ısrarlara
dayanamayarak bu tekkenin de neyzenbaşılığını yapmıştır. Aziz Dede yetmiş yaşlarında 7 Mart
1905 (29 Zilkade 1323) tarihinde öldü ve Üsküdar Mevlevihânesinin bahçesine defnedildi. Mezartaşında şair İsmetin şu tarih şiiri bulunuyor: Mevlevi dergehleri serneyzeni iken diriğ Âlem-ş lâhûta pervaz etdi bu cân-ı Aziz Her dem eylerdi dil-i yârâna taksim-i safâ Bişnevez ney ders-i pür-feyzinden
olmuşdu mûciz Firkatinle şerha şerha oldu şimdi sinemiz Çeşm-i cân-ı dil-i manâ hasretiyle eşkriz Menzili ola taravgâh-ı makâm-ı semendi Kimseye cây-ı karâr olmuş mu çerh-i pür-sitiz Kemterin-i Mevlevi İsmet dedi
tarihini Göçdü yâ hû aşk-ı Mevlânâ ile derviş Aziz (H.1323) Hayatının son yıllarında
Ahmediyede bir aktar dükkânı açmış, bu dükkân çağının ünlü mûsikişinaslarının uğrak yeri olmuştu. Türk
mûsikisinin tanıdığı en kudretli
neyzenlerdendir. Öğrencisi neyzen Emin Efendi (Yazıcı) bu sazın iyi bir
ustası olmasının yetkisiyle, Ben böyle neyzen görmedim; belki
eslâfta da gelmemiştir diyor. Hatırât-ı Ömer Vasfi Dede
isimli eserde şu kayda rastlanıyor:
Aziz Dede on
adamın üflediği sesi orta boyu ve şişman karnı ile bir üflerdi ki,
dinleyenler bir mislini görmüş değildir. Vaktiyle Mısırlılara çok gitmiş, gelmiş, zevk ve
tarab meclislerinde demler çekmiş, taksimler eylemiştir. Bu
cümlelerden hidivlerin konak ve yalılarına devam ettiği anlaşılıyor. Aziz Dedenin bestekârlıktaki başarısı saz mûsikisine ait
olan eserlerinden anlaşılır. Herbiri
ince ve hassas bir zevk ve tabiatın mahsûlü olan bu eserler, bugün en
çok çalınan ve dinlenen eserler arasında yer almıştır. Özellikle
makamlarımızı anlayış ve kavrayış, bunları bütün usûlleri ile eserlerinde belirtmesi bakımından Aziz Dedeyi bu devrin
tanburi Osman Bey, neyzen Salim Bey gibi ünlü bestekârların
arasında saymak ve anmak gerekir. Aziz Dedenin en tanınmış öğrencileri neyzen ve hattat Emin Yazıcı,
santuri Ziya Bey ve kısa bir süre ders alan Rauf Yekta Beydir. Bestekâr
olarak fazla verimli olamamıştır. Saz semâilerini Osman
Beyin peşrevleri için istek üzerine
bestelediği söylenir. Saz eserlerinin bir bölümü
kayıptır. Bir peşrevi ile altı saz semâisi biliniyor. KAYNAK : 'Türk Musikisi Tarihi'
- Dr. M. Nazmi Özalp |
|||||