Geçen Aydan Kalanlar         Taner Derbentli

            
İNSANLIK SEVİNCİ          (8 Ağustos 2014)     
    
Bu hafta belki sizin de gazetelerde okuduğunuz bir öyküden kısaca söz edeceğim. Aslında öykü kısa değil. 36 yıl öncesine dayanıyor. Arjantin’ de solcu bir genç kız 1977 yılında dönemin cunta yönetimi tarafından tutuklanır. Gebedir. Bir süre sonra Guido isimli bir erkek çocuk dünyaya getirir. Çocuk annesinden alınır varlıklı bir aileye evlatlık verilir. Anne bir süre sonra öldürülür. Babanın da aynı hapishanede öldüğü bilinmektedir.
    
Kadının annesi Estela Carlotto, cunta döneminde “benzer biçimde kaybolan çocukları” aramak için ‘Plaza de Mayo Büyükanneleri’ adlı bir dernek kurar. Dernek 114 çocuğun gerçek ailelerini bulur. Bunlardan biri de Guido’ dur. Evlatlık edinen aile tarafından iyi yetiştirilmiş, piyanist olmuştur. Guido, Estela’ nın 14. Torunu olarak masada yerini alır.
    
Dünyamız ve ülkemiz zor günler yaşıyor. Bir yandan İsrail’ in Gazze’ yi hedef gözetmeksizin bombalaması, bir yandan Işid örgütünün acımasız katliamları, kaçan Türkmenler, Ezidi’ ler. Ülkemizde sefalet ve yoksulluk sınırlarında yaşayan bir milyonu aşkın Suriyeli mülteci. Bu zor günlerde Guido’ nun öyküsü ve vardığı mutlu son, insanlık adına içimizi ısıtıyor, gülümsetiyor, göz yaşlarına neden oluyor.
    
Üniversite eğitimim sırasında (gerçi sonrasında da hep üniversitede oldum ama) John Steinbeck’ in Gazap Üzümleri (Grapes of Wrath) ve Acı Hayat (The Winter of Our Discontent) adlı romanlarını okumuştum. İkinci romanın adı, Shakespeare’ in Richard III oyununun, birinci perdesindeki bir monologdan alınmıştır. Monolog şöyle başlar:
    
  “Now is the winter of our discontent, made glorious summer by this sun(son) of York….”
  “Üzüntülerin yığıldığı bu ortamda, içimizi ısıttın güzel kış güneşi”.   (T.D.)
    
Bu dizeleri yaşamım boyunca, olumsuz gelişmelerin ortasında güzel bir anın yaşandığı zamanlarda hep hoşlanarak mırıldanmışımdır.
    
Umarım, 11 Ağustos sabahı da bu dizeleri mırıldanırım.