Geçen Aydan Kalanlar         Taner Derbentli

            
19 MAYIS   (12 Haziran 2019)     
    
19 Mayıs 1919, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için önemli bir tarihtir. Bu tarih Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Atatürk’ün doğum tarihidir. Bu topraklarda - Anadolu ve Trakya’ da - yaşayan insanların kaderi bu tarihten başlayarak kökden değişmiştir. Bu tarih bir devrimin başlangıcıdır. 1919 ile 2019 arasında koskoca bir yüzyıl var. Bu süre içinde bir dünya savaşı yaşanmış milyonlarca insan ölmüştür. Türkiye bu savaşın dışında kalabilmiş ve sınırları değişmemiştir. Bu Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli bir başarıdır.
    
19 Mayıs 1919’ da Gazi Mustafa Kemal, henüz Atatürk değildir, bir Osmanlı paşasıdır. Çanakkale kara savaşlarının kahramanıdır ve 38 yaşındadır. Gazi Mustafa Kemal Samsun’ a vardığında önündeki süreci ve onun sonucunu net bir biçimde düşünebilmektedir. O tarihte Gazi Mustafa Kemal’ in net bir biçimde gördüğü sonuç nedir? Misakı milli sınırları içinde bağımsız, halk idaresine dayalı, Türkiye Cumhuriyeti’ dir. Bu topraklarda yaşayan kadın erkek herkesin eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu bir toplumdur. Herkesin inancında özgür olduğu ama kurumlarını aklın yönettiği, devletin tüm inançlara eşit mesafede olduğu bir toplumdur.
    
Bu görüşle başlanan süreçte, zor koşullarda bir savaş yürütülmüş ve yaşadığımız topraklar Türkiye Cumhuriyeti olarak anlaşmalarla belgelenmiştir. Kurtuluş savaşı, Gazi Mustafa Kemal’ le halkının birbirlerine karşılıklı güveni, milyonlarca insanın özverisi ve binlerce insanın canı pahasına kazanılmıştır. Bu süreç sonunda Gazi Mustafa Kemal, Atatürk ünvanını kazanmıştır. Atatürk sadece Gazi Mustafa Kemal’ in soyadı değil, Türk devriminin simgesidir. Bugün Atatürk seslenişimiz tüm bu çağrışımları içeren bir söylemdir.
    
19 Mayıs 1919’ dan bu yana koca bir yüzyıl geçti. Bu yüzyıl hem ülkemizde, hem de ülkemizin dışında büyük değişimlere sahne oldu. Cumhuriyetin ilanı kuşkusuz bizim açımızdan en büyük değişimdi. Bunu eğitimde, sanayide, toplumsal yaşamda büyük gelişmeler izledi. 1950’ de çok partili düzenle demokrasiye adım attık. Ne yazık ki Türkiye’ nin demokrasiyi kökleştirme çabaları istenen noktaya gelemedi. Askeri darbelerle yaşanan kesintilerin yanısıra siyasetçilerin demokrasiyi bir türlü özümseyememeleri, Türkiye’ nin parlementer rejimden ve kuvvetler ayrılığından kopmasına neden oldu. Tam bağımsızlık vurgusuyla yola çıkan Türkiye ekonomide ve dış siyasette bağımlı hale geldi.
    
Ülkemiz dışında yaşanan gelişmeler, çok genel olarak bakıldığında siyasal alanda ABD’ nin ve liberal ideolojinin, dünya üzerindeki egemenliğini pekiştirmesi yönünde oldu. İnsan hakları hem daha çok önemsendi, hem daha çok çiğnendi. Daha çok ABD’ nin başını çektiği teknolojik gelişmeler insanların yaşamlarını kökden değiştirdi. Buna karşın dengesiz bölgesel kalkınma, enerji ve çevre sorunları, açlık dünyayı tehdit ediyor.
    
Gelin 19 Mayıs 2019’ da başlayan bir düş yolculuğuna çıkalım. Tüm iyimserliğimiz, iyiniyetimiz, bilgimiz ve bugün sahip olduğumuz olanaklarla, ülkemizin 20 yıl sonunda varabileceği noktayı kurgulayalım. Ve bunu başarmak için Atatürk gibi halkımızın güvenini kazanarak, özveriyle, cesaretle ve yılmadan çalışalım.