Geçen Aydan Kalanlar         Taner Derbentli

            
İNSANLAR    (22 Eylül 2018)     
    
İnsanların önemli özelikleri vardır. Özelik derken insan kümesinin her bir elemanının taşıdığı ortak özelliklerden söz ediyorum. Bunlardan birincisi her insanın diğerinden farklı olmasıdır. Hem fiziksel görüntü bakımından hem de huy ve davranışlar bakımından tıpa tıp aynı iki insan yoktur. İkiz kardeşler bile bu bakımdan bir ayrıcalık oluşturmaz. Buna genetik çeşitlilik de denebilir. Bir derslikte veya bir kahve salonunda oturanlara veya yolda yürürken çevrenize bakın, bu farklılığı hemen gözlersiniz ve beynimiz hemen bir ayırım yapar. Kimileri daha çok dikkatinizi çeker, kimileri de daha az. Bu farklılık içinde bir insan arkadaşlarını seçerken neleri gözetir veya seçim tümüyle rastlantısal mıdır ? Neden bazı kişilere daha çok yakınlık duyarız ? , hemen akla gelen sorular.
    
İkinci bir özelik her insanın tek başına yaşayamaması, başka insanlara bağımlı olmasıdır. Bunu yaşamını sürdürmak için başka insanlarla işbirliği yapmak zorundadır anlamında söylüyorum. Aile yakınlarımız, arkadaşlarımız ve ilişkide bulunduğumuz diğer insanlar bu işbirliğinin giderek genişleyen halkalarıdır.
    
İnsanların en önemli özeliklerinden biri de düş kurabilmeleridir. Düş kurmak iyi midir, kötü müdür ? Düş kurmayı, olmayan bir şeyi kafamızda düşünmek, tasarlamak biçiminde tanımlayabiliriz. Birçok bilimsel ve sanatsal ürünün başarı öyküsünün başlangıcında, kurulan bir düş vardır. Her insan düş kurar ama düşleri gerçekleştirme yönünde çaba göstermeyenler hayal kırıklığı ile karşılaşırlar.
    
Her insan dünyaya farklı bir pencereden bakar. Daha da ötesi gördükleri ile görmek istedikleri çoğu zaman birbirinden farklıdır, bu da insanda düşünmeyi tetikler, beyninde çalkantılar bazen de fırtınalar oluşturur. Arkadaşlarımızı seçerken pencereden baktığımızda aynı olmasa da benzer şeyler görmemiz çok önemlidir. Empati denen olgu aslında arada sırada başkasının penceresinden bakabilmektir. Empati kuramayanlar adil ve mutlu olamazlar.
    
Akıl akıldan üstündür derler, ama kimse kendi aklının diğerininkinden daha altta olduğunu kabul etmez. Çünkü aklımızı büyük ölçüde çıkarlarımız yönetir. İnsanlar arasındaki çatışmaların nedeni çoğu kez budur. Aklımızı çok fazla beğenmek sonuçta bizi mutsuz ve başarısız kılar. Çevremizde bulunan milyonlarca insan arasında kendimizi çok fazla önemseyebilir miyiz ?
    
Kimi insan çevresindekilere daha yakın veya sevecen davranır. En basit örnek gözgöze geldiğiniz bir kişiye gülümsemek ya da selam vermektir. Kimi insan daha mesafeli olmayı yeğler. Hergün birçok insanla karşılaşırız. Ben insanların gözlerine bakarım. O gözlerde bir gülümseme görmek beni rahatlatır, çünkü bu merhaba demektir. Bu da “benden sana zarar gelmez” anlamındadır.