Geçen Aydan Kalanlar         Taner Derbentli

            
İKTİSAT    (29 Mayıs 2018)     
    
İktisat herkesi ilgilendirdiği için, herkesin ilgi duyduğu bir bilim alanıdır. Toplumların karşı karşıya kaldıkları sosyal sorunların çözümünde bu bilimin yol gösterici olması beklenir. İşsizlik, yüksek enflasyon, cari açık, kur dalgalanmaları ve benzer sorunlar bu kapsamda sayılabilir. Her bilim alanı gibi iktisat alanının da kuralları vardır, bu kuralları bilen ve uygulama yetkinliğine sahip uzmanları vardır. Bir ülkenin iktisadına (ekonomisine) yön veren de bu uzmanlar olmalıdır. İktisat, siyasetle yakından ilişkilidir. Kuşkusuz seçimle işbaşına gelen siyasetçiler kendi politikalarını uygulamak isterler. Ancak bu politikalar da başarılı olacaklarsa, iktisat biliminin kuralları içinde uygulanmak durumundadırlar.
    
Hangi meslekten olursak olalım hepimiz iktisatla çok küçük yaşlarda tanışır ve erişkin olduğumuzda bazı bilgi ve kavramları edinmiş oluruz. Örneğin bütçe yapmak, parasal birikimlerimizi değerlendirmek konularında hepimizin az çok bilgisi vardır. “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı”, “Damlaya damlaya göl olur”, “Ayağını yorganına göre uzat” gibi özdeyişler, hepimizde yüzeysel de olsa iktisat kavramlarının özümsenmesine yol açmıştır.
    
İktisata, teknolojiye ve siyasete küçüklüğümden beri ilgi duydum. İktisat’ la ilgili temel bilgilerimi de Manitoba Üniversitesi’nde, mühendislik eğitimimin ilk yılında aldığım “Economics” dersinde edindim. Öğretim üyemiz bir rahipti. Reverend Waterman verdiği yazılı ödevler ve ortaya attığı sorularla bu derse olan ilgimizi pekiştirdi, bu dersi sevmemizi sağladı. Ders kitabımız hala kitaplığımda özenle koruduğum, Samuelson ve Scott’ ın çok bilinen Economics adlı kitabıydı. 40 bölüm ve 900 sayfadan oluşan bu kitabın tümünü bir yarıyılda okuyup anlamak olanaksızdı. Ancak aklımda birkaç temel kavram kaldı.
    
Birinci kavram “serbest piyasada” dengelerin arz-talep ilişkisine göre oluştuğudur. İktisadi olayları yorumlamak isteyenler önce olayı arz-talep ilişkisine dayanarak açıklamaya çalışmalıdır. Örnek bir irdelemeyi, Mahfi Eğilmez’ in, “Kendime Yazılar” internet sayfasında, “Kurlar neden yükseliyor” yazısında bulabilirsiniz.
    
İkinci kavram “denge” unsurudur. Bütçenin (aile, kurum veya devlet) gelirlerinin ve giderlerinin dengelenmesi. Dışalımın ve dışsatımın dengelenmesi. Piyasadaki paranın miktarı ve yatırımların dengelenmesi ve benzer birçok konu bu kapsamda düşünülebilir.
    
Üçüncü kavram çarpan etkisidir. Harcanacak her yüz liranın, bu parayı kademe kademe alıp, harcayacakların katkısıyla ekonomiye 300-400 liralık bir etkisi olacaktır. Bir koyup dört almanın anlamı bu olsa gerek.
    
Dördüncü kavram Malthus kuramıdır. Malthus insan nüfusundaki artışın, üretilen gıda miktarındaki artışa göre çok daha hızlı olduğunu savunur. Bu kurama da kanımca daha genel bakabiliriz. Malthus da bir rahiptir.
    
Kuşkusuz koskoca İktisat Bilimi bu ölçüde basite indirgenemez. Ama bu basit ilkeleri kullanmak, iktisatla ilgili yorumlarımızda siyasi eğilimlerimize veya komplo teorilerine dayanarak fikir üretmekten daha yararlıdır.
    
Reverend Waterman’ ı sevgi, saygı ve şükranla anıyorum. Hem ödevlerimde genellikle A verip, beni yüreklendirdiği için, hem de bana dinimi sormadığı için.