YENGEÇ ve YILAN

 

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir yılan sahilde otururken bir yengece rastlamış ve ona demiş ki:

 

- “Yengeç kardeş denizde yaşayan birinin arkadaşım olmasını, zaman zaman

   onunla birlikte oturup beraberce lezzetli deniz ürünlerini tatmayı, onun

   da eğer dilerse benim yuvama gelip soframdaki taze otları paylaşmasını,

             ve böylelikle onun dostum olmasını dilerim.  Ne dersin?  Arkadaş olalım

             mı?”

 

Yengeç düşünmüş.  Bir daha düşünmüş ve sonra demiş ki:

 

- “Evet isterim.  Arkadaş olalım.”

 

Böylece anlaşıp yengecin pişirdiği deniz ürünlerini yemeğe koyulmuşlar.  Şarap kadehlerini birbirleri şerefine kaldırdıklarında, yılan, 

 

- “Şerefine arkadaşım şerefine” deyip zavallı yengeci sıkıca kucaklamış.

 

Yengeç,

 

- “Senin de şerefine arkadaşım ama beni fazla sıkıyorsun”

 

diye karşılık vermiş.

 

- “Ama ben seni seviyorum arkadaşım”

 

diye cevaplamış yengeci yılan.

 

Biraz sonra yılan kadehini tekrar kaldırmış ve

 

          - “Şerefine arkadaşım”

 

deyip yengece daha da sıkı sarılmış. 

 

Yengeç,

 

- “Arkadaşım bana öyle sarıldın ki boğuluyorum”

 

demiş. 

Yengeci yemeyi aklına koymuş olan yılan cevap vermiş:

 

- “Arkadaşım sana sarılmadan edemem ki; seni seviyorum ben.”

 

Yengeç,

 

- “Ben de seni seviyorum”

 

demiş, ama işlerin sarpa sardığını da anlamış.  Yılan yengeci gittikçe daha da çok sıkıyor ve bir yere gitmesine izin vermiyormuş. 

 

Sonunda yılan yengeci öyle sıkmış öyle sıkmış ki çaresizlik içindeki yengeç yılanı kıskacıyla boynundan kıstırıvermiş.  Yılan can havliyle yengeci bırakmış ve ondan kaçıp uzakta bir yere çöreklenmiş.

 

Yengeç, memnun demiş ki:

 

- “Böylesi daha iyi arkadaşım; birbirimizi uzaktan sevelim!”

 

c d